Zihinsel Engellilerin Ailelerinin GözündenTürkiye’de resmi kayıtlarda yer alan, yaklaşık 8,5 milyon zihinsel – bedensel- işitsel – görme engelli insan olduğu bilinmekte. Engelliler doğumundan başlayan zorlu hayatın içinde birçok sorunla karşılaşmaktadırlar. Bu “engel” kategorilerinin içinde zihinsel engellilerin aileye bağımlılık oranları daha yüksek sayılabilir. Bebekliğinden eğitim çağına kadar çocuklarımızın / kardeşlerimizin, hayatta yalnız kalmalarının kaygısını her geçen gün çok daha fazla hissetmekteyiz.

Merkezi hükümet kurumları ve yerel kurumların çözümleri – politikaları, medyanın yaygın olarak ‘sorunu’ ele alış biçimi yalnızlığımızı artırıcı ve daha biçare – çözümsüz hissetmemizi yoğunlaştırıcı niteliktedir. Aileler olarak bizlerin neredeyse, çocuğunun “engelinden” utanır durumda hissetmemize neden olacak düzeydedir.

Çözüm bir yanıyla ‘engellinin kendi bağımsız varlığını hissedebileceği’ yaklaşımı esas alan ve ailelerin taleplerini anlamaya çalışmaksa, diğer yanı da daha köklü ve süreklilik arz eden çözümlerin hayatiyet kazanmasıdır. Bu anlamda, zihinsel engellilerin eğitim sorunu ülkemizde henüz yeni gelişmekte olan eğitim kurumları hem nitelikli eğitim vermekten uzak hem de farklı zihinsel engele sahip olan çocukları kapsayıcı bir eğitimi sağlayamamaktadır. Zaten 8 yıllık zorunlu eğitimden sonra, eğitim hayatı parası yok ise biten bir durumla karşı karşıyalar. Parası olsa bile 8 yıldan sonra engeli ağır olanların eğitimini sürdürme olanaklarını karşılayacak bir kurum ne yazık ki yok. Dolayısıyla, 8 yıllık eğitime katılabilme olanağına kavuşmuş olsa da sonrası yoktur. Yaş ilerledikçe, eğitim kurumlarının ihtiyacı daha da artmakta iken ve çok açık bilinmekte iken çözüm yoktur. Maddi olanağı olan ailelerin daha özel – kişisel çözümler yaratması dahi çözüm olmamaktadır.

Günümüzde rehabilitasyon ve uygulama merkezleri ile sağlanmaya çalışılan bu eğitim bir yandan özel sektörün eline bırakılmıştır. SGK’ nın çok kısıtlı bir biçimde karşıladığı bu kurumlardaki bireysel eğitim formu yetersiz kalmaktadır.

Aileye ya da birine bağımlı olarak yaşamak zorunda olan zihinsel engelli insanlarımızın, kendilerine refakat eden yakınlarını kaybettiklerinde yaşamlarını sürdürebilecek donanıma sahip mekanlar, kurumlar yoktur. Tabiri caizse, sokakta kalmaya mahkum ve sonsuz bir karanlık beklemektedir.

Ailelerin kendi canları olarak belledikleri yakınlarına ayırdıkları zaman ve emekleri görevleri olarak değil sevgilerindendir. Lakin çağdaş – demokratik – sosyal hukuk devleti olmanın gereği, aileleriyle engellinin arasındaki ilişkide, yaratacağı sosyal – maddi çözümlerle birbirine bağımlı hayatlar halini azaltabilmesinden geçmektedir.

· 8 yıllık eğitimin ulaşılabilir – yaygın ve etkin hale getirilmesi. Bu eğitimin engellilerin ailelerine dönük bilinçlendirme etkinliğinin arttırılması.

· 8 yıllık eğitim sonrasında ve süreklilik arz eden ‘ruhsal – düşünsel – bedensel’ ihtiyaçlarının öngörüsünü insani olarak da öngörebilen donanıma sahip kurumların oluşturularak, devamlılığın sağlanması.

· Yatılı, ara zamanlı devam edilebilen esnekliklere sahip kurumsal işleyiş olanaklarının arttırılması.

Zihinsel Engelli Aileleri